31 Aralık 2011 Cumartesi

Kardeşim ve Mikroskop

Bütün bunlar başıma cimriliğim yüzünden geldi. E-mail ime gelen bir Kargo Bedava kampanyasına dayanamayıp Bitenekadar.com dan ucuz ve işe yarar bişeyler bakmaya başladım.Ve minik şirin bir Mikroskop almaya kadar verdim. [[ İşe yarar =bknz : Mikroskop  ]]

Heyecanla beklediğimiz kargo geldi.  Ve kardeşimin dediği ilk söz " holeeyyy sümüğümü inceliceeeemmm". Kendisi 16 yaşındadır. Aradan bikaç gün geçti, tam sümük mevzusunu unuttu diyodum ki az önce bir baktım burnunu karıştırıyo. Pislik köpek napıyosun? dememle önündeki mikroskopu görmem bir oldu. Minik mikropuma  eziyet bununla da bitmedii. Sümükten hevesi geçince bu seferde elinde bıçak "ben biyerimi kesip kan incelicem "demeye başladı. Lan yapma etme yazıktır künahtır, yoookkk laf dinlemiyo. En sonunda dedim, benim bi yaram var onu yolup kanatayım bekle. Kızın tepkisini görseniz sanırsınız ki Hannibal Lecter.

Demek ki neymiş, kardeşlerinizin eline bilimsel şeyler vermiyormuşsunuz. Yoksa alimallah sizi parça parça kesip inceler. Benden söylemesi.

30 Aralık 2011 Cuma

Evde Saç Boyamak

Her kızın saçlarıyla uğraşması normaldir. Bende bu kaideye uyup normal birşey yapayım dedim. Demez olsaydım. Şu saçımın başına gelenleri dizi yapsaydım Yaprak Dökümü olurdu.

Bu işe nasıl bulaştım ? Kızıl saça bayılıyorum. Bir hevesle kızıla boyadım. Sonrasını hatırlamıyorum.. Bu hallere nasıl düştüm, ne günah işledim de naletlendim bilmiyorum.

Uzuunn, güçlüü, parlakk, yumuşacıkk saçlarımı katlettim. Hemen fotoğraflarla anlatıyorum.

Bakınız, eskiden böyleydim.


Mis gibi bi hatundum ben eskiden.  Ve bakınız şuan nasıl oldum :



Hiç abartmıyorum aynen böyleyim. Hatta bundan daha kötüyüm.En azından burada tek bir renk var. Benim saçlar alacalı beleceli Picasso resimleri gibi oldu.

Saçlarımı rezil etmem de emeği geçen Koleston, Loreal,  Neva Color, Palette, Garnier ' a teşekkürü bir borç bilirim.

24 Aralık 2011 Cumartesi

Toplum ve Cinnet

Toplum gerçekten gerekli midir? Öncelikle toplum nedir ? "En genel anlamıyla insanlar arasındaki tüm ilişkiler ile bunlardan türeyen  kurumları ve kültürü işaret etmektedir."  Böyle cafcaflı tanımları olduğuna bakmayın. Benim çözemediğim,işin içinden çıkamadığım, bir türlü kabullenemediğim bir organizmadır toplum. 

Beni daha iyi anlamanız için küçükken başıma gelen bir olayı anlatayım size. 

12-13 yaşlarındayım, akrabalar ve tanıdıklardan oluşan bir yere misafirliğe gittik.Orada benim yaşımda bir kız daha var. Gayet kibar. Bu hanımın çişi gelmiş. Annesine diyor ki " Anneciğim benim tuvaletim geldi, tuvalete gidebilir miyim?" Annesi de git evladım diyo. Orada bulunanlarda "Aman efenim ne kadar da akıllı terbiyeli bi kız maşallah." diye övgü yağdırıyo. Şaşırıyorum tabi ben :D   Neyse bi 5-10 dakika sonra benimde çişim geliyo. Bende izin alayım annemden baksana iyi bişey demekki bu herkes aferin dedi diyip " Anneeee çişim geldi benim, tualete gidebilir miyim" diyorum. Birden odadan kahkahalar yükseliyo. " hohahahahahohaha bu yaşa gelmiş işemek için anasından izin alıyo şuna bakın hoahaha gitme kız donuna yap hohahaha".    Noluyoo amk ?! diye alayının ağzına yüzüne sıçardım şimdiki aklım olsa. Tabi önce o kibarlıktan kırılan küçük orospunun kafasını klozete sokup sifonu çekerdim. İlk işim bu olurdu.

 Bakınız toplumun beni getirdiiği hallere ? Sizce bu durumda toplum gerekli ve düşünceleri,değer yargıları çok mu dikkate alınması gereken bir yapı ? 

22 Ağustos 2011 Pazartesi

12 Ağustos 2011 Cuma

İşte Görmek İstediğim Manzara

     Hayatımın nasıl olması gerektiğine karar verdim. Öncelikle yaşadığım hayata bi bakalım : Günde 15 saatin üstünde uyku, geri kalan zamanda yatarak dizi-film izleme, kola içmeden geçmeyen tek bi gün olmaması, leş gibi bir oda, manyaklıkta benden eksik kalmayan bi kız kardeş,İnsanlardan edilen nefret,vs .

     Ve sonra bir diziye rastladım. Black Books. Dedim ki işte abi ideal hayat tarzımı buldum sonunda. Hemen sizede resimlerle anlatayım diziyi.

     Bernard diye huysuz bi herif var ( ki benim idolüm bu adam işte ), bu mübarek şahısın bi kitapçı dükkanı var.Dükkan şu :
     Gördüğünüz gibi pis pasaklı biyer. Camların tozundan içerisi gözükmüyo. Gerçi iyi oluyo içerinin pisliği gözükmüyo böylece :D Ve şimdide sıra içindekileri tanıtmakta :D Karşınızdaaaaaaa Bernard Black :D
 
     Hey tanrım ya şuna bakın tipinden asalet akıyo :D Hele o saçların ihtişamı.. O bakışlar.. :D İşte bu şahıs bütün gününü içki içip , sigara tüttürerek ve müşterileri rencide ederek geçirir :D  İşte müşterinin birine Meşgulüm deme stili :D


    Veee işte Bernard a benzediğime ikna olduğum bir foto ve açıklama daha :D




     Ve gelelim Bernardın arkadaşlarına. Dükkanda Bernarda yardım eden ve çoğu zaman onun hem anası hem babası olan Manny :D



     O elindeki ayrı bi olay :D O sahnede "gelecekten gelen fahişe bi robot " taklidi yapıyodu :D   Sıradaki de yan komşuları ve Bernardın eski dostu Fran. Ne iş yaptığı belli değil. Sürekli iş değiştiriyo. Erkekler konusunda mükemmel bi şanssızlığı var :D Ve karşımızda Fran :D





     Sonuç olarak, benimde sahip olup olabileceğim en olumlu hayat böyle birşey olacak. Çok iyimser olmanın bi faydası yok. İşte sonum budur !
                                                   
                                                        Hadi ama ne kadar kötü olabilr ki :D

5 Ağustos 2011 Cuma

Nasıl Vampir Oldum ?

     Evet sayın olmayan okuyucularım, açlık hayal gücüme vurdu. Bir ramazan gününden daha size Şerefe demek istiyorum. dudağımda yara var, saçlarım yağlı, yüzümdeki siyah noktaları evlat edinmek üzereyim ama saçlarım güzel. Eeevvveetttt pasaklılarda modayı takip eder.


     Ramazan ayları (neden aylar nedir bilmiyorum yılda sadece 1 ramazan ayı var, belki de bize sonsuzlukmuş gibi geldiği için olabilir), özellikle yaz aylarına denk gelmeye başladıklarından beri hayatımı çok değiştirdi.Öncelikle annemle aramızda 30 cm olmasına rağmen cep telefonuyla konuştuk az önce. Anneme trip attım neden hiç görüşemiyoruz diye. ve bunda ciddiydim. Annemde sesin yankı yapıyor bahanesiyle telefonu kapatıp kaçtı. Böyle bir sonu hak etmiyordum. Neyse konuya dönelim, hayatımın değişmesinden bahsediyordum. Evet sayın seyircilerim , ben vampir oluyorum. Eğer böyle bir şey cidden yoksa da ben yaratıyorum böyle bir yaratığı.Hemde oruç sayesinde. Gece sahurdan sonra gün ağarana kadar uyumuyorum, gün aydıktan sonra uyuyup gün batana kadar da uyanmıyorum. uyansam bile öylece uzanıp gözlerimi dikip bakıyorum. Ölü gibi :| İftardaki halimi hiç anlatmak istemiyorum, çok içler acısı bir durum. Sayın yetkililer buradan size sesleniyorum, bu yeni bir türün doğuşudur. Uyarılmadık demeyin.

15 Temmuz 2011 Cuma

Denge(sizsiniz) :)

Denge. Dengesiz. Dengesizlik.. Kim bu denge kurallarını belirleyen ? Kimsin lan sen ?! Belki de dengeli olan benim. dengesizler çoğunluktaysa bunun adı dengelimi olur? O zaman bunda benim suçum ne ? Ben niye dengesiz diye yaftalanıyorum ?